Yüzyılın son kanlı ay tutulmasıydı.
1984 yazıydı.
Faili meçhul bir cinayet işlenmişti,
Çıkmaz sokağın birinde.
Ve zavallı kadının üstü gazetelerle örtülüydü.
Sadece ayakları görünüyordu.
Pahalı topuklu bir ayakkabı vardı ayağında.
Kimse yoktu onu soran,
Ya da yanı başında ağlayan.
Belki bir hayat kadınıydı,
Hayattan kopan.
Belki tecavüze uğramıştı,
Karşı koymak istemişti.
Elindeki tabancaya bakınca,
İntihar da ihtimaller arasında idi.
Aniden gece karanlığında biri beliriverdi elinde kırmızı bir gül ile.
Polis barikatını aşıp usulca yanaştı,
Yerde yatan kadının yanına.
Yüzünün üstündeki gazete parçasını kaldırıp,
Son bir öpücük kondurdu yanağına.
Gülü bıraktı yanı başına.
Ağlamıyordu.
Garip bir huzur vardı benliğini kaplayan.
Doğrulurken tabancayı aldı kadının avucundan.
Polisin dur ihtarına fırsat vermeden,
Şakağına dayayıp çekti tetiği.
Bedeni yığıldı kadının yanı başına.
1984 yazıydı,
Yüzyılın son kanlı ay tutulmasıydı.
Berna kendisini umursamayan Talha için,
Canına kıymıştı.
Kaan ise bir türlü aşkını itiraf edemediği Berna’ya kavuşmak için…
@Hakan Barut