Ankara’nın yüzü asık
Bakışları puslu
Eli alnında, düşünceli
Cigara üstüne cigara yakar
Haymana ve çevresinde
Katil Balina Orka’nın çakallar ordusu
Ve içimizdeki yancıları
Ankara’yı ve halkı tehdit etmekte
Meclis sıkıntılı
Çocuklar, yaşlılar
Kayseri, Sivas ve Kırşehir’e doğru yürüyor
Top sesleri Ankara’dan, Meclis’ten duyuluyordu
Özgürlük gözlü
Güneş saçlı Başkomutan
Haymana direnişinde
Hattı müdafaa yoktur
Sathı müdafaa vardır
Parlak yıldız çakımlı bakışlarıyla
O satıh bütün vatandır
Nehirler yürüdü
Dağlar yürüdü
Ovalar yürüdü
Kadınlar yürüdü
Ve adamlar
Ve taş, toprak yürüdü
Saçlarından güneşin hiç eksik olmadığı
Komutanın sözünü duyar duymaz
Siperlerinden uçarak atıldılar
Yemen Gazi’si Denizlili Mehmet Çavuş ve arkadaşları
Mevziler sürekli el değiştiriyordu
Dünya bugüne kadar gördüğü
En çetin, en zorlu, en uzun kavgaya girişti
Yer gök şahidimizdir ki
Bu aç gözlü çakala
Öyle bir dipçik darbesi indirildi ki
Çakalın kafası karpuz gibi
Ortasından ikiye ayrıldı
Çakal sürüsü bu kararlı direnişi
Gördükçe umutları bir bir suya düşüyor
Yine de gözü Çaldağ’a bakıyordu
Günlerce gecelerce süren
Kanlı çatışmalarda
Çakalın gözleri bir an parladı
Sahte sevinç naraları attı
Ama asla pes etmedi Türk halkı
Oysa son direniş Haymana
Ve ordularımızın
Ve bizim olan yurdumuzun
Elleri, ayakları kelepçede
Ve boyunduruk altında
Yüzlerce yıl
Geri adım atışının son durağı
Asırlık ihanetlerin kan uykusundan uyandığı
Kör talihimizin tuz buz olduğu
Ve düşmanın ilk geri çekildiği
Destanın adıdır
Çıkış bulamayan, kaçış bulur
Kelebeğin tek kanat çırpışı yönünü değiştirmişti
Onlar kaçıyor, bizimkiler kovalıyordu
Karanlığın ucundaki ışığa doğru
Güneşin doğuşuna sürekli sabahlara gidiyorduk
@Tamer ŞARKAYA